Hayatta herkesi kandırabiliriz ama bir tek kendimizi kandıramayız. Bu güzel söz hayattaki en önemli mihenk taşlarımdan birisi. Dürüstlüğün direkt tanımını olmasa da başlangıç şartı olduğunu düşünüyorum, çünkü bütün ahlaki davranışlar gibi dürüstlükte insanın içinde oluşmadan bir anlam teşkil etmiyor.
Konuya bu noktadan girmenin önemini belirttikten sonra asıl önemli olan noktaya geldik. Toplumumuzun içinde olduğu ahlaki yozlaşmanın, değerlerimizi nasıl yavaş yavaş kemirdiğini görmeye geldi. Kazanmak için her şeyin mübah olması dürüstlük kavramınında içini günden güne boşaltıyor ve bu toplumda her gün normal karşılanan bir durum haline geliyor. Bu olay o kadar derinleşmeye başlıyor ki dürüst insanlar azınlıkta kalıyor. Toplumumuzun yüce değerlere sahip olduğunu her yerde fütursuzca anlatırken kendi hayat akışımızda bunlara uygun yaşamamamız toplum olarak riyakarlığımızın geldiği noktadır. En ufak durumlarda bile dürüstlüğümüzün galip gelememesi ne kadar acı bir durum.
Haberlerde gördüğümüz olaylardan da bunu gözlemleyebiliyoruz. Dolandırıcılık haberlerinin çokluğu hepimizin dikkatini çekiyor. Toplum olarak bu cinnet durumu herkese ve her olaya olan güvenimizi zedeliyor. Kime güven duyacağımızı bilemiyoruz.
Yolda yürürken bile karşımıza çıkan dilencilerden ve zor durumdaki insanların bile durumuna şüphe ile yaklaşıyoruz. Onları görmezden geliyoruz. Ahlaki değerlerimizin bu korku dolu değişimin önüne geçmemiz gerektiğini acaba ne zaman farkedeceğiz.
İş hayatında ise durumlar daha da bir karışık. Kapitalizm düzeninin bize dayattığı ağır rekabet çevremizdeki insanlarla olan rekabeti öyle noktalara getirdi ki basarıya giden yolun ibresi şaştı. Rekabetin kazanımı kendimizi geliştirerek değil de rakibimizi yenmek için her türlü ahlaki değeri yok sayma noktasına geldi. Dürüstlük sadece lafta kaldı. Belki bütün bu rekabetin doğurduğu savaş durumu daha onceleri de vardı, ama asıl sıkıntı bu durumun normal karşılanması. Hayatta her şeyin para olaması ne kadar acı bir durumdur. Dürüstlük ne zaman bu kadar değersiz bir kavram olduğunu her gün ki karşılaştığım olaylarda görüyorum. En kötüsü de arkadaşlarınız tarafından ne kadar dürüst olursanız o kadar saf görünmeniz. İnsanları en çok sevdikleri üzer diyorlarsa o işte bu duruma denk geliyor. İnsan bu muameleye layık olduğunu gördükçe ister istemez kendisini sorgulamaya başlıyor. Toplumca geldigimiz bu nokta hepimizi bu ahlaki çöküntüye sarmal şeklinde götürüyor.
Yorumlar
Yorum Gönder